top of page

Yazıyı Paylaş

Fransız Devrimi'nin Sesi: Liberté, Égalité, Fraternité

2.png

Osmancan Çekinmez

Kültürlerarası İletişim

Aydınlanma Çağı'nın bir mirası olan "Liberté, Égalité, Fraternité" (Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik) mottosu, ilk olarak Fransız Devrimi sırasında ortaya çıkmıştır. Uzun süre gündemde kalmasına rağmen, nihayet Üçüncü Cumhuriyet döneminde hayata geçirilmiştir. 1958 Anayasası'nda yer almış ve günümüzde Fransız ulusal mirasının bir parçası olarak kabul edilmektedir.


Bu motto, Fransa ve Haiti Cumhuriyeti'nin ulusal özdeyişidir. Aynı zamanda üçlü mottolar için mükemmel bir örnektir. Üçlü mottolar, Yunancada hendiatris olarak bilinir ve bir fikri açıklamak veya vurgulamak amacıyla kullanılır. Tek bir kelimeyle ifade edilemeyen konular, üç kelimeyle çok daha kolay açıklanabilmektedir. Üçlü mottoların diğer ünlü örnekleri arasında şunlar bulunmaktadır:

  • “Veni, vidi, vici” - Julius Caesar’ın ünlü sözü, “Geldim, gördüm, yendim” anlamına gelir ve Caesar’ın Zela Savaşı'ndaki hızlı zaferini ifade eder.

  • “Peace, Order and Good Government” - İngiltere Birleşik Devletleri’nde, Kanada Anayasası’nın temel ilkelerinden biri olan bu motto, “Barış, Düzen ve İyi Yönetim” anlamına gelir ve Kanada’nın siyasi sisteminin ana hatlarını çizer.

  • “Life, Liberty and the pursuit of Happiness” - Amerika Birleşik Devletleri Bağımsızlık Bildirgesi'nde yer alan bu motto, “Yaşam, Özgürlük ve Mutluluğun Peşinden Gitmek” anlamına gelir ve Amerikan idealini temsil eder.

  • “Citius, Altius, Fortius” - Olimpiyat Oyunları'nın resmi mottosu olan bu Latince ifade, “Daha Hızlı, Daha Yüksek, Daha Güçlü” anlamına gelir ve sporcuların mükemmellik arayışını simgeler.

  • “Unity in Diversity” - Hindistan'ın ulusal mottosu olan bu ifade, “Çeşitlilik içinde Birlik” anlamına gelir ve Hindistan’ın çok kültürlü yapısını yansıtır.



Tarihsel Gelişimi

Maximilien Robespierre, 1790 yılında Ulusal Savunma Organizasyonu'ndaki konuşmasında ilk kez bu sloganı (Liberté, Égalité, Fraternité) kullanmıştır. Aynı sözcükler, ulusun üç renginin bayrağında yer almasının da nedenidir.


Bu üç kavram, Fransız kimliğinin güvenli bir sığınağı olarak görülür; ancak son zamanlarda eşitsizlik, bölünmeler ve gücün kötüye kullanımıyla ilgili ulusal şikayetler artmıştır. Bu üç kavram, kültürel birlikteliğin olduğu veya homojen toplumlarda daha geçerlidir. Kültürel farklılıkların arttığı Fransa’da ise bu kavramların anlamları tam olarak eskisi gibi algılanmamaktadır. Modern yaşam ve kültürel farklılıklar, bu kavramların anlamlarını değiştirmiştir.


Dünyada birçok ülke bu sloganları bir ideal olarak benimsemiştir. Bu kavramlar, 1950 yılında Hindistan’ın anayasa açılış konuşmasında yer almıştır. "Liberté, Égalité, Fraternité" Danimarka Sosyal Demokratik Partisi'nin başsözcüğü olmuştur. İngiltere’de Liberal Demokrat Parti'nin Federal Yasası’nın önsözünde "the fundamental values of liberty, equality and community" ifadesi yer almakta ve partinin üye kartları üzerinde basılmaktadır.


Filipinler’in ulusal bayrağı, diktörgen içinde beyaz eşkenar üçgen olup, özgürlük, eşitlik ve kardeşliğin sembolü olarak tasarlanmıştır.


Ayrıca, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilk maddesi, bu temel kavramları içerir:

“Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğar.”



Özgürlük (Liberté)

Özgürlük, kişinin arzu ettiği hareketi yapma gücü olarak tanımlanır. Bağımsızlık, özerklik, kısıtlamalardan özgür olma ve kendi kaderini tayin etme hakkını içerir. Kontrol altında olmama durumu ve istediğini yapabilme yeteneği anlamına gelir. “Liberté” ise esaret ve kölelikten özgür olma durumunu ifade eder.


Özgürlük

Türk Dil Kurumu’na göre özgürlük:

  • “Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî”

  • “Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet”


Bu tanımlamanın gerekleri ne kadar yerine getirilebiliyorsa, toplum o ölçüde özgür olacaktır.

Özgürlük, insanlar için vazgeçilmez bir değerdir. Bazıları özgürlük olmadan var olamayacaklarına inanırken, bazıları bir yere bağımlı olarak yaşamayı tercih ederler. Aynı durum ülkeler için de geçerlidir. Özgürlüğü önemli bir değer olarak kabul eden ülkelerin insanları, bağımsızlık için canlarını hiçe saymaktan çekinmemişlerdir. Bağımsızlık mücadelesi veren insanlar, bu mücadeleyi özgür olabilmek için verirler. Bu değer, hemen hemen tüm kültürlerde aynı anlamı taşır. Ancak özgürlüklerin dereceleri de ayrı bir önem taşır.


Küreselleşen dünyamızda, ülkeler ne derece bağımsız davranabilmektedir? Küreselleşme, ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda ülkelerin birbirlerine entegre olması anlamına geliyorsa, ülkeler ne kadar özgürdür? Ülkeler, kendilerini küreselleşme girdabından kurtarabilir mi? Kurtaramıyorlarsa, birçok alanda birbirlerine benzedikleri varsayımı çıkarılabilir. Eğer ülkeler kendi başlarına karar veremiyorlarsa ve birçok dengeyi bir arada yürütmek zorundalarsa, özgürlüklerini nasıl sağlayacaklardır? Bu zor bir durumdur. Yani özgürlük (liberté) nostaljik bir kavram haline mi gelmiştir? Maalesef dünya artık özgür bir dünya değildir veya özgürlük kavramının değerlendirilmesi değişikliğe uğramıştır. Bloklar veya ülke grupları içinde yer alan ülkelerin, grupların menfaatlerine ters kararlar alması artık çok zordur.


Eğer tam olarak özgür olamayacaksak, ne kadar veya nasıl özgür olacağız? Ortak menfaatlerin ve çıkarların geliştirilmesi ile ülkeler, özgürlük çemberlerini büyüteceklerdir. Kültürel anlamda kendinizi rahat hissedeceğiniz ve birlikte olmaktan rahatsızlık duymayacağınız bloklar, özgürlük alanınızı genişletecektir. En güzeli, kendi kendinize yeterli hale gelip özgür bir ülke olarak hareket edebilmektir. Ancak maalesef bu dünyada böyle bir oluşum pek mümkün görünmemektedir.


Eğer ülke içinde özgürlük alanları genişletilirse ve önemli bir değer olarak ülke kültürü içine yerleştirilebilirse, bunun etkileri uluslararası alanda da kendini gösterecektir. Bir ülkenin vatandaşları ne ölçüde özgürse, ülke de dünyada daha bağımsız hareket edebilme yeteneğine ulaşacaktır. Bu yüzden iç içe geçmiş olan bu üç kavramın değerini iyi anlayıp, toplumda özümsenmesi sağlanmalıdır.



Eşitlik (Égalité)

İkinci önemli kavram ise eşitliktir. Eşitlik kavramı hem insanlar hem de ülkeler için geçerli olan bir kavramdır ve toplumun hassasiyet gösterdiği önemli değerlerden biridir.


Eşitlik

Eşitlik, tüm insanlar için siyasi, ekonomik, sosyal ve medeni haklara olan inançları onaylamak ve desteklemektir. Eşitlikçilik (Fransız égal kelimesinden gelir ve 'eşit' anlamına gelir) veya egalitarianizm, siyasal felsefe içinde toplumsal eşitlik kavramından yola çıkarak tüm insanlara öncelik veren bir düşünce okuludur. Eşitlikçi doktrinler, genellikle tüm insanların temel değer veya ahlaki statüye eşit olduğu fikri ile karakterize edilir. Eşitlikçilik, bir devletin tüm vatandaşlarına tam olarak eşit ve adil haklar tanıyabilmesidir.


Türk Dil Kurumu’na göre eşitlik:

  • “İki veya daha çok şeyin eşit olması durumu, denklik, müsavilik, müsavat, muadelet”

  • “Kanunlar yönünden insanlar arasında ayrım bulunmaması durumu”

  • “Bedensel, ruhsal başkalıkları ne olursa olsun, insanlar arasında toplumsal ve siyasi haklar yönünden ayrım bulunmaması durumu”


Bir iş yerindeki patron ile işçisi, akşam iş çıkışında aynı sosyal yaşantıyı sürdürebilecekleri bir ortam sağlanabiliyorsa, o ortam eşittir denilebilir. İnsanlar, öncelikle ekonomik anlamda eşit olmaya gayret gösterirler. Ekonomik anlamda sıkıntı çekmemek için çok çalışırlar ve rekabet içerisinde eşitliğe ulaşmaya çaba gösterirler. Toplumun büyük bir bölümünü oluşturan kesimin ekonomik açıdan eşit olması, toplumun dayanışmasını artıracaktır. Ancak toplum içinde çok farklı ekonomik katmanların oluşturulması, toplum dayanışmasının önündeki önemli engellerden biri haline gelir.


Kadın-erkek eşitliği, önemli eşitlik ilkelerinden biridir. Kadın-erkek eşitsizliklerini çözmüş olan toplumlar, gerçek anlamda gelişmelerini tamamlamış ülkeler olarak kabul edilebilir. Bu eşitliği sağlayamamış ülkelerde, toplum içinde birlik ve beraberliğin sağlanması oldukça zordur.



Kardeşlik (fraternité)

Kardeşlik, ortak bir amaç, ilgi veya zevk için bir araya gelen veya resmi olarak organize olan bir grup insan anlamına gelir. Kardeşlik, ülke kültürlerinin oluşumuna önemli derecede katkıda bulunan bir değerdir ve etnik yapıların birbirleriyle uyumuna bağlıdır.


Kardeşlik

Türk Dil Kurumu’na göre kardeşlik:

  • “Kardeş kadar yakın sayılan kimse, yakın dost”

  • “Birlik, beraberlik”


Homojen yapıdaki bir toplumda, farklı seslerin çıkmaması nedeniyle kardeşlik kavramı kolayca oluşturulabilir ve kararlar daha kolay alınabilir.


Ancak farklı etnik grupların yer aldığı toplumlarda, kardeşliğin oluşturulması, yani bir ülkü veya ideal için bir araya gelmeleri için özel gayretler gösterilmelidir. Yoğun çabalar sarf edilmelidir. Kardeşlik, özgürlük ve eşitliğin yerleştiği toplumlarda daha hızlı biçimde tekamül eder. Toplum ne kadar özgür ve eşit ise kardeşlik de o ölçüde pekişir. Ayrıca herhangi bir tehdit durumunda, insanların bir ülkü için bir araya gelmesi daha kolay olacaktır. Zor durumda bulunan ülkelerde, kardeşlik duygusu daha hızlı oluşur. Toplum içindeki etnik gruplar arasındaki sorunların önceden çözülmesi, onların bir araya gelmelerini kolaylaştıracaktır. Ancak özgürlük ve eşitliğin sağlanması asıl hedef olmalıdır. Özgür ve eşit olduklarına inanan ve birbirlerine güvenen insanların bir arada olduğu toplumlarda yardımlaşma ve paylaşma daha kolay sağlanır.



Sonuç Olarak

"Liberté, égalité, fraternité" ilkeleri, bireylerin ve ülkelerin nasıl bir arada yaşayabileceğine, birbirleriyle nasıl etkileşime girebileceğine ve toplumsal düzenin nasıl sürdürülebileceğine dair evrensel bir rehber sunar.


Özgürlük, eşitlik ve kardeşliğin sağlanması, sadece ulusal düzeyde değil, küresel düzeyde de barış ve istikrarın teminatı olabilir. Bu değerlerin içselleştirilmesi ve korunması, geleceğin daha adil, özgür ve dayanışmacı toplumlarının inşasında kilit rol oynayacaktır.


"Liberté, égalité, fraternité" tarihi birer slogan olmaktan öte, bugün ve yarın için de geçerliliğini koruyan evrensel değerlerdir. Bu değerlerin ışığında, bireylerin ve toplumların daha iyi bir dünya inşa edebileceğine olan inancımız tam olmalıdır. Özgür, eşit ve kardeşçe bir dünya, hepimizin ortak ideali olmalıdır.

Comments


Yazıyı Paylaş

Benzer Yazılar

Paris'in İkonik Yapıları: Eyfel Kulesi, Louvre ve Notre-Dame

Etnik Merkezcilik ve Kültürel Görecelik

Küreselleşme ve Kültür

bottom of page